Ersun Yanal’ın ilk yıllarında genç oyuncuları bulup çıkaran, oynatan, vitrine koyan bir teknik direktördü fakat son yıllarda daha çok transfer yaptıran, bunlarla hedefe ulaşma çabası gösteren bir isim olarak ön plana çıkıyor. İlk yıllarında yaşattığı duyguların çok uzağında.
Üç kez takımın Ersun Yanal’a teslim edildi her defasında başarısız oldu. Her başarısızlığında istediği tek şey ise transferdi.Başarısızlığını örtmek için sürekli kadronun yetersizliği olarak nitelendiren , durmadan mazeret üreten bir teknik direktör olarak karşımızda . Bu eskidende böyleydi, şimdide böyle ne yazık ki. Ersun Yanal’ın bu tutumunun da faturasını Trabzonspor adeta dibe vurarak ödüyor.
Tabii ki bu noktaya gelişte bir tek Ersun Yanal tek başına suçlu değil…
Son 2 dönemin yönetimleri başta olmak üzere, bu süreçte görevde olan teknik sorumlar, yöneticiler onların payınıda bu noktaya unutmamak gerek. Ersun Yanal’ın başarısız olmasındaki tek sorun kuşkusuz son 10 yılda artık işi ticarete dökmesinindir.
Üreten değil, sürekli tüketen ve bununla yetinmeyip, yeniden tüketen bir isim Ersun Yanal yönetimde bu duruma dur demiyor. Bu da Trabzonspor’un başarılı olmasını engelliyor. Sanırım O’nunla çalışan birçok futbolcu için de bu geçerlidir.
Hayatın her alanında olduğu gibi futbol dünyasında da psikoloji en az yetenek, güç ve zeka kadar önemlidir. Bir futbolcunun psikolojisi bozuksa sahadaki verimi de düşebilir. Çünkü bu psikolojik bozukluk, evdeki yaşamına, beslenmesine, uykusuna etki eder. İdmanına, dinlenmesine ve nihayetinde de zorlu maçlarına da bu olumsuz yansır.
Bir de bağlı bulunduğu kişilerin tavrı, tarzı, gülüşü, duygusu insanların çalışma ve başarma arzusunu olumlu ya da olumsuz olarak etkileyebilir.
Size yürekten bir sevgiyle yaklaşan, bunu gözlerinden mimiklerine ve her türlü davranışına yansıtan insanlarla çalışmak ve başarmak isteği farklıdır. Gülüşünün, sevgisinin, davranışlarının, mimiklerinin sahte olduğunu hissettiğiniz insanla başarma şansınız farklıdır.
Sevgisinde samimiyeti hissettiğiniz insanla çalışırken bu sürecin hiç bitmemesini istersiniz. Hayatınızın her anını onunla paylaşmak için can atarsınız. Bu tür durumlarda yüreğinizi de ortaya koyarak ortak başarıya imza atmak istersiniz. Diğerinde ise tam tersi, sevgisi, gülüşü , mimikleri sahte olan insanlarla başarı sağlayamazsınız.
Ersun Yanal’ın Trabzon’u, Trabzonspor’u, futbolcuyu, futbolu çok sevdiğini düşünmüyorum. O’nun, bu kulüple ilgili açıklamalarında, futbolcuya yaklaşımında bir samimiyetsizlik hissediyorum. O’nun, Trabzonspor’a da, Trabzon’a da, futbolcuya da bakışının sadece çıkara dayalı bir ilişkiyle bezeli olduğu inancındayım. Ve işte yürekten gelen sevgisini vermediği Trabzon’a, Trabzonspor’a ve yönettiği futbolculara verecek hiçbir şeyi olmadığından eminim.
GERÇEKDEN BAŞARI İSTENİYORSA YÜREKTEN SEVEN TEKNİK DİREKTÖR GELMESİ ŞART..
30,776 total views, 4 views today